Ana Sayfa Bilgi Makaleler ARAF ( 2. KISIM )

ARAF ( 2. KISIM )

3517

Birazdan patronlar neden kötü yöneticilere katlanır, çalışanın işi, çalışmayanın maaşı neden artar onlara da değineceğim.

2020 yılında stoklarınıza daha fazla önem verip, doğru zamanda doğru stok yönetimi yaparsanız ve kuralları oyunu kurmadan önce kurgularsanız şirketiniz sattığından çok daha fazlasını kazanacaktır.

Tarafımdan yaşanan binlerce vakadan birisini hemen paylaşalım. Tedarikçi şirkete aracını gönderir her zaman olduğu üzere 1 forklift 3 personel ile şirketin tüm gelen ürünlerinin alınması, ürünlerin tasnifi, üretime verilmesi, üretimden gelen ürünlerin stoklanması, sevk edilecek ürünlerin etiketlenmesi, irsaliye kesilmesi gibi işleri yapmakla görevli depo bölümü gelen aracı 10 dakika bekletir.  Birileri telefonla sizi arar, aracı boşaltmanızı emrivaki söyler hatta hakaret eder ve siz hiç bir şey yapamazsınız.

Neden mi?

Standartlarınız yoktur, gri alanlarınız çoktur, zamanı geçmiş bir üretime yetişmesi gereken ürünler gelmiştir ve sevkiyat çoktan gecikmiştir.

Sonuç olarak ekmeğinizin uğruna sineye çeker yolunuza devam etmek zorunda kalırsınız. Oysa kuralları olan şirketlere mal teslimatı yapmak için günler evvelinden randevu almanız gerekir ve o randevu saatinden önce aracınızın orada olmasına rağmen asla o saatte ürünü teslim edemediğiniz için ambar yetkilileri sizi sürekli aramaları gerekir. Aracı bekletseniz problem, malı çekseniz problem çözüm mecburen eğilmek zorunda bırakılırsınız.

Değerinizi siz belirliyorsunuz, müşteri kaybederim endişesi şirketinizi öyle bir duruma getiriyor ki adeta Araf’ta kalıyorsunuz.

Sahi şirketlerde depolar neden Araf’ta?

Öncelikle Araf neydi ona bakalım, kısaca özeti arada kalmak diyelim ve yazımıza devam edelim.

Bunun cevabını anlamak için önce bir patronun çarığını giyip biraz yürüyelim bakalım, çarık ayağımıza bol mu gelecek, yoksa ayağımızı vuracak, yürümekten mi vazgeçeceğiz, yoksa ayağımızın su toplamasına rağmen yolumuza devam mı edeceğiz?

Patron diye tabir edilen insanlar neden paralarını risk edip, emek harcayarak şirket kurarlar?

Şirket kurmak için yola çıkan yatırımcılar farklı alanlarda hizmete talip olabilirler, lakin ortak noktada buluştukları tek gayeleri vardır oda kar etmek.

Şirketin hangi bölümünde ne pozisyonda olursanız olun işletmeye değer katmıyorsanız işletme içerisindeki varlığınız eninde sonunda sorgulanıp sonuçlarına katlanacağınız durumla karşılaşmanız kaçınılmaz olur.

En önemli maliyetlerden bir tanesi stok bir tanesi insan diğeri lojistik giderleridir. Müşteri yani hizmeti satın alan bizler ürüne ne kadar para ödersek ödeyelim o navlun parası diye tabir ettiğimiz ücreti hiç ödemek istemeyiz.

 İşini bilen iş profesyonelleri (pazarlamacılar) şu kadar ürün alırsanız kargo ücreti bedava diye size cazip tekliflerle gelseler de işin aslı vergiler dâhil tüm maliyetler müşterinin yani nihai ürünü alan bizlerin cebinden çıkmak durumundadır, asla unutmayın bedava peynir sadece fare kapanında olur…

 Siz fark edersiniz etmezsiniz tamamen sizlere kalmış…

Birazda satın alma bölümünü ele alalım.

Satın alma aslında uzmanlık gerektiren çok kapsamlı bir iş. Şirketlerin tüm satın almalarını bir birime yaptırdığınızda farkında olmadan şirketi ya da diğer deyimle müşteriyi zarara uğratmış olursunuz.

Lojistik için hizmet satın alma işini yapan kişiler işin içinden gelen, maliyet hesaplaması yapabilecek, ürün fiyatının % kaçını lojistik hizmetleri için ayrılacağını, ürünün hangi bölgeye kiminle sevk edileceğini, hangi ürünün hangi şartlarla sevk edileceğini çok iyi biliyor ve analiz ediyor olması gerekmekte.

Hani demiştim ya patronlar neden kötü yöneticilere katlanır bunu henüz çözebilmiş değilim. Patronunuz çok iyi bir insan olabilir lakin o işletmenin ayakta kalabilmesi ve sonraki kuşaklara aktarılması için patronunuzun iyi bir insan olmasının yanında gemiye çok iyi yön verebilme kabiliyetinde olması ve en önemlisi adil olması gerekmektedir. Yanlı bir patron iyi bir insan olmasına rağmen işleri iyi yönetemediği için şirket eninde sonunda zarar etmeye mahkumdur, zarar eden bir işletmeyi kim ne yapsın?

1950 yılından sonra kurulan şirketlerin çoğu büyük arsalara sahip marka değerleri olan holdingler olmalarına rağmen, aile şirketleri olmalarından dolayı iç dinamikleri köy bakkalı tadından öteye gidememiştir. Patronlar bugünkü bilgi deneyim ve birikimlere şirketlerini kurdukları zaman sahip olsalardı şimdiki Türkiye zaten bu durumda olmazdı.

Patronlar neden kötü yöneticilere katlanırlar sorusunun cevabı da aslında burada saklı diyebiliriz. Kansere dönüşmüş personel – patron ilişkileri şirketleri her zaman yavaşlatmakta patronlar radikal kararlar alıp kanserli hücreyi bedenden ayırmak mecburiyetindeler yoksa yarınlarımızın dünümüzden farkı olmaz.

Hadi konuyu toparlayalım,

*Ne iş yaparsanız yapın mutlaka hedefiniz olmalı.

*Kurallarınız olmalı ve vicdan terazinizi dengede tutmalısınız.

*Yaptığınız iş için mutlaka eğitim almalısınız.

*Analiz kabiliyetlerinizi geliştirip hızlı aksiyonlar almalısınız.

*Sorumluluk alıp verdiğiniz kararların arkasında durmalısınız.

Nihayetinde her insanın işletme sahibi olması beklenemez, ama her işletme sahibinin adil bir yönetici olması beklenilir. Yönetici ile idareci arasında ciddi farklar vardır. Yönetici sorunları önceden sezip bertaraf eden bilgi birikim ve deneyimlerini sahaya yansıtıp biz olmayı başaran kişilere denilirken, idareci kapısına her geleni dinleyip insanları ön yargıları ile yönetip çıkan sorunlarda bir kenara çekilip, sorunların bitmesi için herkese şirin gözüken kişiye denilir.

Asla unutmayın açık denizlerde rüzgârın nereden estiğinin önemi yoktur. Önemli olan yelkene rüzgârı nereden alacağınızdır, zaten yelkene yön veren de rüzgâr değil geminin kaptanıdır.

Sevgiyle kalın.

Recep KOCA

A Yangın Güvenlik Sistemleri A.Ş

Depo ve Lojistik Müdürü

Makale Organizasyonunu Yapan:

Ayşe KARAKAYA

Lojistikcilerinsesi.biz