Lojistiğin Yarattığı Katma Değer ve Dünya Barışı

101

Küreselleşen bir dünyada yaşıyoruz. Sermayenin ülke sınırlarını aşması ile başlayan, GAAT anlaşmaları ile gelişen ve Dünya Ticaret Örgütünün “WTO” çabaları ile başarılı sonuçlar elde edilmeye başlayan, bir serbest ticaret dünyasına yaşamaya başlıyoruz.  Üretim küreselleşmekte, tüketim küreselleşmekte ve bunun sonucu üretim ile tüketim arasında yol oluşturan lojistik de küreselleşmeye gereken desteği vermektedir.

Uluslararasındaki ticaretin önündeki engellerin kaldırılmasının bir amacı da tüm dünyanın tek pazar haline getirilmesi ve bu yola ülke sınırlarının ticari anlamda kaldırılmasıdır. AB’nin “tek pazar tek ülke” politikası bundan 60 sene önce birbirleri ile yok edercesine savaşan Avrupa ülkelerinin arasında kalıcı bir barışın sağlanmasında büyük rol oynamıştır. Dünyanın diğer bölgelerinde de oluşturulan ticari birlikleri de gelecekte bir birlerine bağlayarak tüm ülkelerin tek pazar hale gelmesi ile de dünya barışının sağlanması planlanmaktadır. Milliyetleri farklı da olsa devletlerin sayısının teke indirilmesi ile savaşmayan bir dünya birliğinin gerçekleşmesi beklenmektedir.

Sermayenin, üretimin milli sınırlar içinde hapsolduğu her noktada ülke sınırları dışına çıkmak zorunda kalan üretim sınırlar arası rekabeti yaratmıştır. Ülke sınırları dışındaki ucuz hammadde de o bölgelerle hiç alakası olmayan ülkelerin sınır ötesi savaşlarına neden olmuştur. Uluslararası rekabetin doğurduğu sürtüşmeler ve sürtüşmelerin körüklediği devletler kavgası yaratılmıştır. Milletlerin savaş yapmak istemediği ortamlarda bile devletlerce alınan kararlar veya komplolarla milletleri oluşturan fertler savaşmış, acı çekmişler, can vermişlerdir. Çağımız milli varlıkların korunarak devletlerin tek devlet haline gelmesi çağıdır. Bu nedenle çeşitli coğrafyalarda  ticari birlikler oluşturulmakta savaşa yol açan nedenler uzun vadede ortadan kaldırılmaya çalışılmaktadır. Her ülkenin bütçesinde büyük yer tutan ve boşa harcanan askeri harcamalar hızla azalmaktadır artık. Kaynaklar ulusal refahın arttırılmasına hatta ihtiyacı olan uluslara dünya barışına yarım amacıyla, ekonomik kalkınmalarını sağlamak amacıyla hibe, yardım, kredi olarak değerlendirilmektedir.

Küreselleşen ekonomi ile, şirket birleşmeleri, şirket satın almaları ile üretimde ve tüketimde ölçek büyümeleri gözlemekteyiz.  Yerel üretim, yerel tüketim ağında tüketilmekteyken, markalı üreticilerin sınırlar ötesine çıkması ile  küresel üretim ve küresel tüketim olgusu ortaya çıkmıştır.  Geçmişte şehirlerde düşük adetlerde üretilen ürünler yerel mağazalarda satışa sunulurken, taşımasının az, depolamasının yok denecek ölçekte olduğu, süreç yönetiminin gerek duyulmadığı bir ortamda iş yapmaktaydık. Günümüzde aşağı yukarı tüm ürün çeşitlerinde son kullanıcıya dönük satış yapan, süper market tarzı satış birimleri oluşturulmaktadır.  Dünyada olduğu gibi ülkemizde de ticari faaliyetlerini sokak aralarında gerçekleşen bakkallar, manavlar, ev eşyası satıcıları, manifaturacılar, hırdavat malzemesi satıcıları, kırtasiyeciler yavaş yavaş ortadan kalmakta ve tüketim süper marketlere, alışveriş merkezlerine kaymaktadır. Ölçekler büyümekte, büyük tonajda ve hacımda mal sevkıyatı ortaya çıkmakta, süreç içindeki hammadde, yarı mamul ve ürünler hızla ve kontrol altında üretimden tüketime iletilmelidir. Lojistik artık önem kazanmaktadır.

Ülkelerin milli gelirleri artmakta, tüketim artışı sağlanmakta ve artan üretim adetleri ile satılan ürünlerin fiyatları düşmekte, üreticiler daha yoğun bir rekabet baskısı ile karşı karşıya kalmaktadır. Hepsi aynı kanaldan sağlandığı için üretim teknolojilerinde, hammadde de, enerjide, işçi ücretlerinde, teşviklerde bir fiyat farkı yaratamayan üreticiler son çare olarak lojistik giderlerinde bir iyileştirme yaparak pazardaki varlıklarını ve pazar paylarını koruyabileceklerini görmüşlerdir. Ürettiği malı tüketim noktasına kadar maliyet, hız, kalite, hasarsızlık, doğru adetler gibi en uygun koşullarla iletebilen lojistik kuruluşları rekabet savaşında öne çıkmaktadırlar. Beraberlerinde hizmet verdikleri üretici kuruluşu da sırtlarında taşıyarak.

Pazardan gelen zorlama ile ürünlerin tüketiciye en kısa yoldan hatta doğrudan ulaşmasının şart olduğu görülmüş ve süper marketlerde üretici tarafından yönetilen raf sistemleri ile satış yöntemi “ WMI” devreye girmiş,  bölgesel distribütörler, ana bayiler, dağıtım şirketleri, toptancılar yavaş yavaş devreden çıkartılmaya başlanmıştır. Artık üretici tüketicinin talebine en hızlı cevap verecek şekilde kendisini konuşlandırmaktadır. İnternet üzerinden yapılan satışlarla, özellikle ev eşyalarında uygulanan depolama değil teşhir ve satış yapan bayi sistemi ile, üreticinin dışındaki satış kanalındaki stoklar minimize  edilmiş ve finansman giderlerinde büyük bir rahatlama yaratılmıştır. Bu sistem bizleri hammadde ve ürün akışının kontrollü bir şekilde lojistik servis sağlayıcılar tarafından sağlanması talebi ile karşı karşıya getirmiştir.

İletişimin artması ve kolaylaşması, bilgi sistemlerindeki gelişmeler, kontrol operasyonunda büyük kolaylık sağlamış ve bilgiye her noktadan ulaşılır olması yani web üzerinden haberleşme ile de ürün akış hızı yükselmiş, hizmet kalitesi artmış, hatalar azaltılmıştır. Süreç boyunca bilginin şeffaflığı sağlanmış ve üretici, lojistik kuruluş, tüketici üçgeni içinde talep planlaması yapılarak ihtiyaç anında üretime dönük bir üretim sistemi “MAO” devreye sokulmuştur.

Lojistik hizmetlerin kurum dışına aktarılması yani outsource’u ile de ölçeklerde büyüme ve çeşitlilik sağlanmıştır. Artık lojistik hizmet sağlayan 3PL kuruluşlar ölçek büyüklüğünün sağladığı konsolidasyondan, optimizasyondan yararlanarak asetlerini daha verimli kullanmakta, boş kapasitelerini değerlendirebilmekte, mevsimsel sapmalardan etkilenmeden ürün başına verdikleri hizmetin maliyetini her gün biraz daha geriye çekebilmektedirler. Ortalama bir iş kapasitesine ulaşmış, hizmet sektöründe çalışan bir işletmede kapasitenin % 30 artması ürün başı maliyetlerde % 5 indirim sağlayabilmektedir. Büyüyen ölçek hizmetlerin verimsiz hatta karsız olan bölgelere de götürülmesini mümkün kılmakta ve böylece düşük kapasiteli az gelişmiş bölgelere de lojistik hizmetler götürülerek o coğrafyalarda iş olanakları yaratılmasına ekonomik gelişmeye ve bölgesel terörün önlenmesine önemli katkılarda bulunmaktadır.

Bütün bu faktörlerin neticesinde küreselleşmenin desteklenmesi, ekonomik ve siyasi birliklerin yayılması sadece dünya barışına hizmet etmekle kalmayacak, savaş giderlerinde büyük azalmaya fırsat sağlayacaktır. Bu kaynaklar milli sınırlar içindeki refahın gelişmesine, ekonomik iş birlikleri içindeki farklılıkların azaltılmasına, birlik dışındaki ülkelere desteğe fırsat ve kaynak sağlayacaktır. Beraberinde lojistik sektöründe çalışan kuruluşların dış kaynak kullanımı suretiyle desteklenmesi, ölçeklerinin büyütülmesi ile de ,verimi arttıracak, kapasiteleri yükseltecek, maliyetleri azaltacak, yaratılan yeni iş olanakları ile de kişilerin refahı için kullanılabilecek, büyük bir artı değer yaratılmasına olanak sağlayacaktır. Lojistik tek başına bir artı değer yaratma operasyonudur. Bu artı değeri işletmeler satış fiyatlarını düşürerek veya müşteri hizmet seviyesini arttırarak kullanırken tüketilmemektedir. İşletmelerden devlet bütçesine vergi olarak aktarılan artı değer bütçe açıklarının kapanmasına, milli gelirin ve refahın yükselmesine yaramaktadır. Bu artı değerin sadece ülkemiz insanlarında değil tüm dünyada açların doyurulması, işsizlerin iş olanağına kavuşması, sağlık ihtiyaçlarının giderilmesi, eğitimin yaygınlaşması, çalışma saatlerinin azaltılması, emekli yaşının düşürülmesi yani yaşamdan alınması gerek mutluğun artması yönünde kullanılması hedefimiz olmalıdır. Uzunluğu ne olursa olsun hepimiz sınırı olan bir ömrü boyunca  yaşıyoruz. Gelin lojistiğin yaratacağı artı değeri tüm yaşayanların sınırlı ömürleri boyunca ki mutlulukları için kullanalım. Savaşsız, açsız, hastalıksız, üretken, eğitimli, mutlu, uzun ömürlü bir insanlık için.

Atilla Yıldıztekin

atilla@yildiztekin.com

Hazırlayan: Ezgi GENÇ, Uşak Üniversitesi Lojistik Yönetimi Öğrencisi, Lojistikçilerin Sesi Proje Koordinatörü

Sponsor