Karayolu Taşımacılık Sektörünün Deniz İle İmtihanı: Bir Küçük RORO Meselesi

5416

Türkiye’nin coğrafi konumunu düşününce üç tarafı denizler ile çevrili harika bir yarımada ile karşılaşmaktayız. Coğrafyamızın bize bahşettiği bu güzel konum, deniz merkezli taşımacılık faaliyetleri açısından da engin fırsatlar sunmaktadır. Buna karşın ülkemizde denizyolu taşımacılığının toplam taşımacılıktan aldığı paya bakıldığında coğrafyanın getirdiği üstünlüğün tam olarak kullanılamadığı açıktır.

Denizyolu taşımacılığının sorunları, çözüm önerileri, yapılması gerekenler başka birçok yazının esas konusu olabilecektir. Bu yazımız ise uluslararası karayolu taşımacılığımızın rekabet üstünlüğü sağlamasında her geçen gün daha kritik hale gelen RORO taşımacılığı üzerine olacaktır. RORO taşımacılığının ülkemizin şartları düşünüldüğünde öncelikli misyonunun uluslararası karayolu taşımacılarının Avrupa’ya yaptıkları seferlerde sınır geçişlerinde yaşadıkları kronik sorunların yarattığı olumsuz durumları ortadan kaldırmak olduğu söylenebilir.

UN RORO(DFDS) uzun yıllar uluslararası nakliyeciler için bu misyonu yerine getirmiş daha sonra Ekol lojistik bünyesinde başlayan RORO taşımacılık faaliyetleri de sektörün RORO taşımacılığı ihtiyacının karşılanmasında önemli rol oynamıştır. Uluslararası nakliyeciler RORO taşımacılığındaki rekabet ortamının getirdiği fiyat düşüşlerinden, Karadeniz ve Akdeniz’de açılan yeni hatlardan, yükselen hizmet kalitesinden sonuna kadar yararlanmışlardır.

Güzel olan hiçbir şey sonsuza kadar sürmez yaklaşımını doğru kılarcasına RORO taşımacılığındaki olumlu gelişmelerde zamanla olumsuza dönmüştür. Rusya ile yaşanan siyasi krizler Karadeniz üzerindeki RORO hatlarının işlerliğini sekteye uğratmıştır. Bunun dışında Ekol lojistiğin RORO taşımacılığı faaliyetlerini eskiye oranla küçültmesi, sektörün en büyüğü konumunda yer alan UN RORO (DFDS) firmasının yabancılar tarafından satın alınması sonuçları itibariyle uluslararası lojistik sektöründe ciddi gelişmelere yol açmıştır.

Uluslararası lojistik sektörü açısından hissedilen ilk negatif etki, RORO taşımacılığı hizmetine ulaşmada yaşanan büyük problemlerdir. Bedelini ödemeye razı olmalarına karşın birçok uluslararası nakliyeci araçlarını yer yokluğundan gemilere teslim edememektedir. Özellikle KOBİ statüsünde bulunan firmaları zorlayan bu durum, büyük nakliyecilerin hizmet alımında öncelikli kabul edildiği iddialarını gündeme getirmiştir. İddialar her ne kadar su götürse de hizmet sunumunda kapasite kaynaklı sıkıntı yaşandığı bir gerçektir.

Uluslararası nakliyeciler için hizmete ulaşmak da yeterli olmamak da yükselen RORO hizmet bedelleri de firmaların kârlılığı üzerinde olumsuz etkiler göstermektedir. Gidiş-dönüş 2000 Avro seviyelerindeki fiyatlar uluslararası nakliyeciler açısından fazla bulunmaktadır. Elbette UN RORO (DFDS) bu fiyat seviyesinin gerekliliğini kendince açıklayabilir ancak RORO taşımacılığının tekelleşen piyasa yapısının da  fiyatlara etkisi olmadığı söylenemez.

Uluslararası nakliyecilerin bir diğer sorunu ise UN RORO (DFDS)’nun şirket yapısına ilişkindir. Nakliyeciler UN RORO (DFDS) ‘ya ilettikleri meselelerde karar alma noktasında sürekli yurtdışı merkezden cevap beklenmesinin meselelerin çözümünü geciktirdiği hatta bazen imkansız hale getirdiğinden yakınmaktadırlar.

Uluslararası nakliyecilerin RORO taşımacılığına ilişkin iddia ve sorunlarını kısmen paylaşarak bir elçi edası ile hareket ettiğimiz bu yazıda, tarafları karşı karşıya getirmekten ziyade devletimizin hakemliğinde karşılıklı konuşulacak bir masanın kurulmasının temel arzumuz olduğunu belirtmek isterim. RORO taşımacılığı uluslararası lojistik sektörü açısından tartışmasız stratejik önemde bir faaliyettir. Bu sebeple RORO hizmeti ne kadar kaliteli, hızlı, uygun maliyetli ve yeni liman seçenekleriyle lojistik sektörünün kullanımına sunulabilirse işin sonunda bütün tarafların kazançlı çıkacağı bir ticari ortamın oluşacağı açıktır.

Dr.Öğr.Üyesi Celil Durdağ

Beykoz Üniversitesi

Makale Organizasyonunu Yapan;

Proje Geliştirme Koordinatörü,  Ayşe KARAKAYA,

Lojistikcilerinsesi.biz

Sponsor