Pandemi Döneminde Lojistik

741

31.12.2019 tarihinde bütün dünyada, yılbaşı hediyesi gibi ortaya çıkan, Çin’de Vuhan kentinde adı konulan, Covid-19 salgını, aradan uzun bir zaman geçtikten sonra, 10 Mart 2020 tarihinde, gece yarısı yapılan açıklama ile Türkiye’ye de gelmiştir. Hastalığın adını da virüsün bir taç şeklinde olmasından dolayı Corona (Taç ) olarak belirledik.
Corona krizinin bütün dünyaya yayılacağı, virüs haberini aldığımız günden beri öngörülen bir olaydır. 2.5 aylık süre içinde ülkemizde tedbir alımında gecikilmiştir. Ardından çok katı tedbirler alınmaya başlanmış, insanlar evlerine kapatılmış, İşlerinden ve gelirlerinden yoksun bırakılmış, dükkanlar kapatılmış, tüketim minimum seviyeye çekilmiş. Üretim yapan fabrikalar kapanmış, ihracat ve ithalat durmuş, mal hareketi sıfıra yakın hale gelmiştir. Türkiye’de başta devlet olmak üzere; tüm özel sektör firmalarımızda da böyle bir kriz halinde neler yapılması gerektiği hakkında, bir kriz senaryosu bulunmamaktadır. Hepimiz tedbirsiz yakalandık. Lojistik sektörü de bu hazırlıksız yakalananlardan biridir.
Her krizin bir Yin ve Yang etkisi olduğu bilinmektedir. Bazı sektörler gerilerken, bu gerilemeden bir fırsat ortaya çıkması sonucunda, bazı sektörler de artan iş yükü ile karşı karşıya kalmışlardır. Corona krizi otomotiv, beyaz eşya, mobilya, tekstil, konfeksiyon, elektronik, turizm, ulaştırma, eğlence gibi sektörleri zor duruma sokarken, hızlı tüketim malları, gıda, ilaç, internet satış firmaları, kargo şirketleri artan talep karşısında ummadıkları, hatta hazır olmadıkları bir iş yüküyle karşılaşmışlardır.
Aradan geçen yaklaşık 2 yıllık süreyi zor koşullarla atlatmaya çalıştık. Alışkanlık kazandık ve zaman zaman normalleşme sürecini konuşuyoruz. Ortada bir normalleşme söz konusu değildir. Normalleşme için atılan her adım, bu kriz süresini uzatmaktan başka bir şey değildir. Kontrollü bir iyileştirme uygulaması denilebilir ki, şu an uygulanamaz. Yeniden eski durumumuza dönmek, kısa süreli palyatif tedbirlerle sağlanamaz. Önce yıkılan her şeyin yeniden yerine konması gerekmektedir.
Lojistik sektöründe de başlangıçta ihracatın azalmasından dolayı uluslararası kara ve deniz taşıması çok fazla azalmış ve çalışmayan araçların, çalışan elemanların maliyetleri sektöre büyük yükler getirmiştir. Dolar’ın durdurulamaz artışından sonra artan ihracat, bu kez uluslararası konteyner krizi veya taşıma sürelerinin uzaması nedeniyle; artan kara taşıma fiyatları ile pahalı bir hale gelmiştir. Artan dolar kurunun ithalat maliyetlerinde büyük artışlara yol açacağı, gelecekte sektörlerin büyümesine olumsuz etkileri olacağı, yatırımların azalacağı, yatırımların dönüş sürelerinin uzayacağı bilinmelidir. Şirketlerin finansal durumları da zora girmiştir. Devlet tarafından doğrudan destek verilmemesi, bunun yerine kredi ile yaraların sarılması, sektörün yarınlarını tehlikeye sokmuştur. Gelecekte bu kredilerin geri dönmesi, tüm sektöre bir yük olarak gelecektir. Kanayan yaralar sarılmaya çalışılmaktadır, ancak uzuv kayıpları, sakatlıklar için yılların geçmesi gerekmektedir.
Bundan sonra ne olacak dediğimizde, kara nakliyesinde çalışan, küçük ve dar yelpazede iş potansiyeli olan firmalar, artık büyük firmalara rakip olamayacaklardır. Onlar için yapılacak en doğru çözüm, büyüklerin taşeronu olmaktır. Spot pazarda kalmak değil, sözleşmeli, iş garantili birlikler yapmalarıdır. Temel işleri depolama olan kuruluşlar ise her ürünü elleçlemekten vaz geçecekler, belli ürün gruplarında depolama yapmak, böylece çalışmalarının verimliliğini arttırmak suretiyle, maliyetlerini düşürmek durumundadır. Depolama yapan kuruluşların yapması gerek bir başka operasyon da dağıtım hizmetini vermek üzere, dağıtım firmaları ile iş birliği anlaşmaları yapmalarıdır. Böylece müşterilerini birim operasyon maliyetinden çıkartıp toplam maliyet ve hizmet alanına çekmelidirler.
Kargo şirketleri de kriz in başlangıç dönemindeki suni büyümelerini artık yük olarak hissedeceklerdir. Artan hizmet yükünün gerektiği kalitede karşılanamaması, kargo fiyatlarının katlanması sonucunda yoğun kargo hizmeti alan internet üzerinden satış yapan E-Ticaret şirketleri kendi dağıtım ağlarını kurmakla meşguldür. Yurt içi parsiyel dağıtım yapmakta olan ülkemizin en büyük üç lojistik şirketi de kendi e-ticaret, mikro dağıtım ağlarını kurmaya başlamışlardır. Öncelikle büyük şehirlerde e-ticaret dağıtımlarını yerine getiren şirketler kurulmuştur. Bu şirketler bütün illerimize dağıtım yapacak şekilde yapılanmaktadır ve ulaşamadıkları bölgelere de dağıtım için ulusal kargo şirketleri ile bağlantı yapmaktalar.
Piyasada hizmet kalitesi de kullanılan yazılımlarla artık eşitlenmiştir. Tüm şirketlerde dağıtılacak ürünler depodan çıktıktan sonra, son kullanıcıya ulaşıncaya kadar online takip edilmekte, rota planlamaları yapılmakta, tüketiciye ön teslimat ihbarları yollanmakta, teslim bilgisi ve konfirmasyonu online alınabilmekte, hatta bu süreç tüketicinin ekranında dağıtım aracı kapısının önüne gelinceye kadar tüketiciye gösterilmektedir. Rekabet artık fiyat seçeneğine kalmıştır. Kabul edilir hizmet kalitesini en düşük maliyetle verebilen firmalar ayakta kalacaklardır. Fiyatın düşürülmesi ise başkalarının yaptıklarını tekrar etmekle değil, bir inovasyon, yeni bir iş yapma şekli yaratmakla sağlanabilmektedir.
Kargo adını verdiğimiz e-ticaret teslimatları küçük hacımlı sevkiyatlardır. Kuryeler bu küçük paketleri dağıtım rotalarına göre günde ancak 30-40 adrese teslim edebilmektedir. Oysa e-ticaret firmalarının günlük sevkiyatları 40.000 – 50.000 paketi aşmıştır. Bu kadar yoğun bir teslimatın binlerce araç ve kurye ile yapıldığını düşünürsek, teslimat maliyetlerinin çok yükseldiğini ve başka çözümlere ihtiyacımız olduğunu görmekteyiz.
Bulunan çözümlerden birisi kargoların belli semtlerde tüketicilerin belirttikleri adreslere teker teker teslimatı yerine, tüketicilerin kolayca ulaştığı yerlerde, belli adreslerde teslim noktası gibi toptan bırakılmasıdır. Tüketiciler kendilerine gelecek olan sms mesajlarında verilen şifre ile bu adreslere gidip paketlerini alabileceklerdir. Bu sistem bütün gün paketlerle ilgilenecek eleman çalıştırılması ve yüksek yer kiraları nedeniyle ekonomik olmamıştır. Yaygınlaşmamıştır.
Diğer çözüm ise paketlerin şehrin belli noktalarında kurulacak ve insansız çalışacak otomatik kargo kabinleri ile çalışmak olmuştur. Bütün dünyada hızla yatılan bu sistemde, dağıtıcı şirketler paketleri benzin istasyonu, park alanı, metrolar, alışveriş merkezleri, otobüs durakları, tren istasyonları, terminaller gibi lokasyonlara konulacak pratik, kilitli kutulara bir seferden bırakmak ve tüketicilerden yerlerine çok yakın olan bu kutulara gidip paketlerini kendi kendilerine almalarını sağlamaktır. Cargobox, parcelbox, packegebox gibi isimlerle üretilen bu kutularda paketler, sahipleri gelip kilit şifresini yazıncaya kadar beklemektedir. Her hareket online takip edilmektedir. Bu kasalar aynı zamanda iade paketler için de teslim yeri olarak kullanılmaktadır.
Modüler olarak üretilen ve kullanılan bu üniteler ihtiyaç oldukça genişlemektedir. Herhangi bir şirketin kendi ünitesi olabildiği gibi; birden fazla şirketin aynı üniteyi göz göz kiralaması da mümkündür.
Teslimat hatalarının minimize edildiği, ürün hasarlarının azaldığı, maliyetlerin düşürüldüğü bu üniteler, başta büyük şehirlerimiz olmak üzere hızla yayılmaktadır. Elektrik enerjisinin temin edilemediği yerlerde üniteler kendi güneş panelleri ile çalışabilmektedir.
Pandemi devam etmektedir. Sürekli olarak yeni versiyonları ortaya çıkmaktadır. E-ticaret artık alışılmış ve kolayca uygulanabilir hale gelmiştir. Tüketiciler öğrenmiş ve kolayca uygulayabilmektedir. Gelecekte yeni inovasyonlar ortaya konuncaya kadar teslim ünitelerinin daha da yaygınlaşacağını göreceğiz.

Düzenleyen: Eren TUFAN
Yazar: Attila YILDIZTEKİN
atilla@yildiztekin.com

Sponsor