Ana Sayfa Etkinlik Sektörel Etkinlikler Türkiye, Lojistikte Yeni Bir Döneme Giriyor: Ekonomi ve Lojistik Zirvesi’nden Stratejik Mesajlar

Türkiye, Lojistikte Yeni Bir Döneme Giriyor: Ekonomi ve Lojistik Zirvesi’nden Stratejik Mesajlar

454

Küresel dengelerin sürekli değiştiği, ticaret yollarının yeniden şekillendiği bir çağda Türkiye, lojistikte oyun kurucu olma vizyonunu daha yüksek sesle dile getiriyor. Shareton Ataşehir Otel’de gerçekleşen Ekonomi ve Lojistik Zirvesi’nin ilk günü, bu vizyonun temellerinin atıldığı, stratejik fikirlerin paylaşıldığı, geleceğe dönük güçlü mesajların verildiği bir platform oldu.

Zirvenin ruhunu anlayabilmek için sadece konuşulanlara değil, konuşulmayan ama satır aralarında hissedilen yönelimlere de kulak vermek gerekiyor. Çünkü bu yılki zirve, klasik bir sektör toplantısından çok daha fazlasıydı. Tedarik zincirinden transit taşımacılığa, dijitalleşmeden jeopolitik krizlerin etkilerine kadar birçok başlık, hem Türkiye’nin konumunu hem de küresel sahnedeki rolünü yeniden tanımlamaya yönelikti.

Değişen Dünya, Yeniden Konumlanan Türkiye

Lojistik artık sadece malların bir noktadan diğerine taşınması değil; güvenliğin, stratejinin ve sürdürülebilirliğin yeni anahtarı. Bugün dünya, enerji savaşlarının gölgesinde yeni ticaret koridorları ararken Türkiye’nin jeopolitik avantajı daha da görünür hale geliyor. Orta Koridor’un tam kalbinde yer alan Türkiye, Çin’den Avrupa’ya uzanan rotada güvenli, hızlı ve etkin bir alternatif olarak öne çıkıyor. Bu noktada limanlarımızın kapasitesi, demiryolu altyapısının geliştirilmesi, gümrük sistemlerinin dönüşümü gibi başlıklar, sadece teknik değil, aynı zamanda siyasi ve ekonomik karar alanlarının da parçası olarak öne çıkıyor.

Sektörün Güçlü Oyuncuları Zirvede Söz Sahibi Oldu

Zirveye sadece kamu temsilcileri değil, Türkiye’nin lojistik sektöründe aktif rol oynayan öncü firmalar da katılım sağladı. Transporeon Türkiye, dijitalleşme ve Lojistik 5.0 kavramı üzerinden yaptığı sunumla dikkatleri çekerken, Reibel Taşımacılık transit taşımacılığın önündeki engellere ve fırsatlara ışık tuttu. Türkiye’nin demiryolu potansiyelini güçlü şekilde temsil eden Pasifik Eurasia, taşıma modlarının bütünleşik hale gelmesi gerektiğini vurguladı.

Bunun yanı sıra, DFDS gibi Avrupa merkezli uluslararası oyuncular, Türkiye’nin Avrupa taşımacılığında artan stratejik rolüne dikkat çekerken; CILT Türkiye gibi sivil toplum kuruluşları ise iş gücü, sürdürülebilirlik ve lojistikte eğitim politikalarına dair önerilerini dile getirdi. UTİKAD ve DEİK gibi sektörel birlikler de, Türkiye’nin küresel rekabet gücünü artırması için özel sektör ve kamu iş birliğinin daha kurumsal zemine oturtulması gerektiği konusunda ortak mesajlar verdi.

Lojistikte İş Birliği Çağı

Zirvede en çok dikkat çeken vurgu ise rekabetten ziyade iş birliğine yapılan çağrılardı. Pandemi dönemi, tek başına ayakta kalmaya çalışan sistemlerin ne kadar kırılgan olduğunu hepimize gösterdi. Artık lojistik zincirleri, dayanıklı olmanın ötesinde “akıllı” ve “birlikte çalışan” sistemler haline gelmek zorunda. Bu bağlamda “Lojistik 5.0” kavramı, sektöre yepyeni bir vizyon sunuyor. Akıllı ağlar, dijitalleştirilmiş süreçler, yapay zekâ destekli lojistik çözümler gibi konular sadece teoride değil, uygulamada da yer bulmak zorunda.

Krizler ve Fırsatlar Aynı Anda Var

Dünya genelinde süregelen ekonomik ve siyasal krizler, lojistik sektörünü hem zorluyor hem de dönüştürüyor. ABD-Çin-AB üçgenindeki ticaret rekabeti, bölgemizdeki savaşlar, enerji hatları üzerindeki riskler derken, Türkiye’nin bu tür krizleri yönetme becerisi kadar fırsata dönüştürme kabiliyeti de öne çıkıyor. Zirve konuşmalarında Türkiye’nin sadece lojistik güzergâhlarda bir geçiş noktası değil, aynı zamanda lojistik zekâsıyla bölgesel merkez olabileceği yönünde güçlü bir irade ortaya kondu.

Limanlar, Demiryolları ve Gümrükler: Anahtar Üçlü

Liman potansiyelimiz, demiryolu ağlarıyla bütünleştirildiğinde Türkiye’nin gerçek lojistik gücünü ortaya çıkarabilir. Bu doğrultuda gümrük süreçlerinin hızlandırılması, dijital sistemlerle desteklenmesi ve çok modlu taşımacılığın önünün açılması gerektiği konusunda sektör genelinde bir görüş birliği oluştu. Hem devlet kurumlarının hem de özel sektörün eşgüdümlü hareket etmesi bu dönüşüm için kritik bir unsur olarak öne çıkıyor.

Yol Haritası Netleşiyor

Ekonomi ve Lojistik Zirvesi’nin ardından Türkiye’nin lojistikte izlemesi gereken yol daha net hale geldi. Bu yol; sürdürülebilirlik, dijitalleşme, stratejik altyapı yatırımları ve bölgesel aktörlerle iş birliği gibi başlıklar etrafında şekilleniyor. Bunun yanında, sektörel kalkınmanın sadece büyük oyuncularla değil; KOBİ’ler, üniversiteler, girişimler ve teknoloji sağlayıcılarıyla birlikte kurgulanması gerektiği de vurgulandı.

Bir Vizyonun Taşları Döşeniyor

Türkiye’nin lojistikte merkez ülke olma hedefi artık bir temenniden ibaret değil; kapsamlı, çok katmanlı ve uzun vadeli bir stratejiye dönüşmüş durumda. Shareton Ataşehir’de atılan bu adımlar, sadece sektör profesyonelleri için değil; dış ticaretten sanayiye, eğitimden teknolojiye kadar pek çok alanı ilgilendiren kritik mesajlar içeriyor. Zirve, Türkiye’nin bu alandaki iddiasını pekiştiren önemli bir dönüm noktası olarak hafızalara kazındı