“Lojistik Notları” Kitabı İkinci Baskı Yapan Ahmet Cora ile Röportajımız

28821

Ahmet Bey, öncelikle sizi kısaca tanıyabilir miyiz?

Marmara Üniversitesi İktisat bölümünü bitirdim. Bir müddet lojistik firmalarının iş geliştirme ve satış departmanlarında çalıştıktan sonra masanın diğer tarafına geçmek istedim ve fırsat doğdu, ülkemizin yatırımcı büyük bir enerji grubunun Satınalma-Lojistik departmanında uzun yıllar çalıştım. Son bir buçuk seneye yakın süredir de savunma, gıda ve turizm sektörlerinde faaliyet gösteren bir holdingin dış ticaret operasyon departmanının yöneticiliğini yapıyorum.

Çok büyük lojistik operasyonlarda görevler almışsınız. Mesela rüzgar türbinlerinin taşınması operasyonu. Bunlardan biraz bahsedebilir misiniz?

Doğru, yıllar önce bir Tedarik Zinciri direktörümüz vardı, her yerde “Türkiye’nin en iyi lojistik ekibi bizde” derdi. Gerçekten mi böyle düşünürdü, bizi motive etmek için mi söylerdi, bilemiyorduk ama bu sebeple de tüm alımları “nakliye bizde” olacak şekilde yapardı. (EXW, FCA, FOB). Tüm taşıma riski firmamızda olduğu için operasyonları çok titiz yürütürdük. 48 metrelik kanatları, 4,5 metre çapında kuleleri, 80 tonluk nasel denilen ana ekipmanı, Brezilya’dan, Almanya’dan, Çin’den açık yük gemileriyle Türkiye Limanlarına getirir, oradan da sorunsuz şekilde dağlar teperek aşırarak şantiye sahasına ulaştırmaya odaklanırdık. Çok şükür hepsinden de alnımızın akıyla çıktık. Bunları bir kerelik nakliyeler gibi düşünmeyin. Bir proje en az 6 ay sürer ve bu süreç içerisinde de iki haftada bir limana full gemi geldiğini tasavvur edin. Malzemeler pahalı ve hassas olduğu için de, bir çok gemi tahliyesine bizzat nezaret ederdik ve İskenderun, İzmir, Derince gibi limanlarda sabahladığımız da çok olmuştur.

Peki kitap fikri nasıl gelişti?

Sektör dergilerinde, özellikle İstanbul Üniversitesi’nde Tedarik Zinciri Yüksek Lisans Program Başkanı Murat Erdal Hoca’nın çıkardığı Satınalma Dergisi’nde arasıra teknik bilgi ve deneyimlerimden oluşan yazılarım yayınlanıyordu. 2016 yılında bu yazılarımın derli toplu ve bir arada durmasının faydalı olacağını düşündüm. Lojistiğe ilgi duyan ama akademik anlatımlardan da sıkılmış gençlerin mesleki gelişimine mütevazi bir katkı olsun istedim. Sonra geçen ay içinde de ikinci baskı gündeme geldi ve aynı kitaba 2016’dan sonra yazdığım yazılarımdan da eklemeler yaptım. Kitap, genişletilmiş 2.baskı olarak okuyucuya tekrar sunuldu.

Bildiğimiz kadarıyla kitap, üniversitelerin lojistik bölümü öğrencileri tarafından oldukça ilgi gördü. Sizce bunun sebebi nedir?

İş hayatım boyunca, okullarda anlatılmayacak çok farklı deneyimleri yaşama fırsatım oldu ve yazıların muhteviyatı, bu deneyimlerim ve şahsi merak ve genel kültürümün yansımalarından oluşmakta. Yani öğrenciler, bu kitapta okul kitaplarından daha farklı bir içerikle karşılaştı. Bu, onların ilgisini çekmiş olabilir. Ayrıca kitabın yazım dilinde de gençliği yakalayabildiğimi düşünüyorum. Yani bir konuyu anlatabilmek için, akıcı, net, hatta bazen hafif gülümsetebilen bir üslup tercih etmeye çalıştım. Yazıları grafiklere, rakamlara boğsaydım, muhtemelen kitabı ellerine aldıkları gibi hemen geri bırakabilirlerdi.

Bir yazınızı şöyle bitirmişsiniz;
“Ne demiş Vasco da Gama:“Sen lojistiği koli bantlamayla, kamyon çağır­maktan ibaret mi sandın ? O zaman bu işleri pek anlama­mışsın.”
Bu ifadeyle neyi vurgulamak istediniz?

Evet, Cebelitarık’ı anlattığım yazımı bu şekilde bitirmiştim. Tabi ki de espirili bir anlatım olsun diye öyle yazdım. Ama Portekizli kaşif Vasco da Gama, gerçekte böyle dememiş olsa bile buna yakın şeyler söylemiş olabilir. Bence kendisi lojistik alanındaki bir İş Geliştirme Müdürü’dür. Ümit Burnu’nu dolaşarak Hindistan’a gitmiştir ve bu yol Süveyş Kanalı’nın açıldığı 1869’a kadar Avrupa ile doğu ülkeleri arasındaki tek yol olarak kalmıştır. Tabi bunları, bize tarih diye sunulan verilerden öğrendiklerimizle söylüyoruz. Napolyon’un bir sözü vardır. “Tarih, üzerinde anlaşmaya vardığımız yalanlardır” demiştir. Yani keşiflerin ne kadarı gerçek ne kadarı ekleme/çıkarma bilemiyoruz.
Süveyş Kanalı açıldıktan sonra da Ümit Burnu pasifize olmuş, Akdeniz eski önemini kazanabilmiştir. Bu yollar, turistik gezi amaçlı değil, en güvenli ve ekonomik yük taşımasına hizmet maksadıyla bulundu, tabi ki. Tüm bunlar makro hadiselerdir ve dünyadaki dengeleri değiştirecek etkiye sahiptir. O yüzden lojistik denilince sadece rutin nakliye, depolama, dağıtım anlaşılmamalı, tarihi ve küresel bir pencereden de konular incelenebilmeli, demek istedim.

Yazmak, yazabilmek çok önemli bir yetenek gerçekten. Sizi buna iten neden ne oldu?

Kimsenin kimseyi dinlemediği bir çağda yaşıyoruz. Bir konu üzerine konuşurken bile insanlar, bu sohbetten kendine ne katabileceğini değil, sıra kendilerine geldiğinde ne söyleyeceğini düşünüyor. Ya da o konuyu kendisinin de bildiğini belli etmeye çalışmak için karşılıklı cümleler kuruluyor ve iş kakafoniye dönüşüyor. İmaj ve algı yönetimi çağındayız maalesef. Ama yazının tılsımlı bir durumu var, adeta. Yani okuyucu, kendisiyle baş başa kaldığında eline bir metni alıp okuduğunda sözlü iletişime nazaran daha çok fayda edinebiliyor. Geneli kastediyorum tabii. İstisnalar kaideyi bozmaz. Ayrıca yazı, bilgiye de kalıcılık sağlıyor. Ben de bu kalıcılığın peşinden gittim.

Bu işin meslek olarak zor olduğunu belirten bazı yazılarınız var. Lojistiği meslek olarak seçmek isteyenlere neler söylersiniz ?

Evet, ben bu işi kaleciliğe benzetiyorum. Yani yüz tane gol kurtarsanız bile bir tane yediniz mi, tüm suçlayıcı bakışlar size çevrilecektir. Çünkü bizim işimiz zincirin son halkasıdır. Sipariş aşamasında, üretim aşamasında, ödeme aşamasında geçen zamanların telafisi vardır ama iş size geldiğinde, artık telafi yoktur. Günleri bırakın, artık saatler bile çok önem arz eder. Ayrıca bizim işin bir adı “sorun”, diğer adı da “çözüm”dür. Yani tıkır tıkır işleyen bir operasyon süreci çok nadir olur. Aynı operasyon içinde bile üç beş sorunla karşılaşılabilir. Bunu hep söylerim; bu işi meslek olarak seçmek isteyenler, bu durumun farkında olmalı, stresin işlerinin bir parçası olacağını kabul etmelidir.

Peki kendilerini nasıl geliştirsinler? İş hayatında yer edinmek kolay mı?

Gördüğüm kadarıyla Dış Ticaret Operasyon ve Lojistik Uzmanlığı, her zaman en çok aranılan ilk 20 meslek içinde sayılmakta. Bunun bir sebebi artan uluslararası ticaret hacmi olduğu gibi, başka bir sebebi de gençlerin bu işi tercih etmek istememeleri olabilir. Yani daha az emek isteyen ve daha az risk barındıran diğer departmanlar, günümüzde yeni kuşağa daha cazip gelmekte, sanırım. O yüzden bu işi meslek olarak seçmeye kararlı olanlar, pek işsiz kalmazlar diye düşünüyorum. İki temel nitelik burada çok belirleyici, tabi. Birincisi; yabancı dil. İngilizce konusu muhakkak halledilmeli. Zira uluslararası bir iş yapıldığı için İngilizce bilmeden çok sıkıntı çekilir ve iş eksik kalır. Diğeri; mesuliyet duygusu. Yani işi oluruna bırakırsanız bizim işte büyük ihtimal sorun daha da büyüyecektir. İyi bir operasyoncu, konsantrasyon ve takipçiliği kesinlikle bırakmamalıdır. Bu iki özellik ile iş hayatında mutlaka yer edinebileceklerini söyleyebilirim.

Lojistikcilerin Sesi dijital haber sitesi ile ilgili düşünceleriniz nelerdir ? Sizce geliştirilmesi gereken yönleri nelerdir?


Lojistikçilerin Sesi, gözlemleyebildiğim kadarıyla reaktif değil, proaktif bir yapıda. Yani hep birilerine ulaşma, onlarla röportaj yapma, bilgi edinme konusunda yoğun bir çaba içerisindesiniz. Sosyal medyada da ara sıra rastlıyorum; bu pandemi döneminde canlı yayınlar da etkinliklerinize eklenmiş durumda. Ayrıca kadronuzun genç olması ve öğrencilerden oluşması da sitenize ayrı bir amatör heyecanı katıyor. Bunu olumlu anlamda söylüyorum. Okullardaki öğrenci kulüpleriyle de bir bağınız var sanırım. Bu da artı bir durum. Ayrıca siteniz, çok fazla reklama boğulmamış gözüküyor Tamam bir site belki reklamlarla ayakta durabiliyordur ama sadelik de okuyucuyu yormuyor. İlave neler yapabilirsiniz diye düşünürsek; belki dış ticaret ve tedarik zinciri yönetimi konularında da bir açılım yapıp, oralardan da haberleri artırabilirsiniz. Öğrenci kulüplerini sitenize daha çok misafir edebilirsiniz. Ayrıca ileride lojistik ile ilgili çeşitli dallarda senelik ödüller düzenleme fırsatınız olabilirse- ki bu maliyeti bir şey sanırım- kurumsallaşma ve bilinirliğinizi artırma yönünde de ciddi bir katkı edinebilirsiniz.

Ahmet Bey, ikinci baskı tekrar hayırlı olsun. Umarız sadece akademiden değil iş hayatında da sizin gibi insanlar elini taşın altına koyar ve biz de faydalanmaya devam ederiz.

AHMET CORA

Helin Kemer

Proje Yöneticisi

Lojistikçilerinsesi

Sponsor