Lojistiğin Geçmişi ve Bugünü

12083

Lojistiğin iki temel operasyonundan biri taşımacılıktır. Taşımacılığın olmadığı bir lojistik sürecinde ikinci temel operasyon olan depolamadan söz edilmesi mümkün değildir. Lojistik her ne kadar son 30 yılın en hızlı gelişen sektörü olsa da; taşımacılık; tekerleğin icadından bu güne ve depolama hizmetleri de insanlığın yerleşik yaşama geçişinden itibaren, insanlık tarihinde yer almış operasyonlardır. Depolama faaliyetleri; üretilen ürünlerin farklı mevsimlerde de kullanılması amacıyla geliştirilmiş; fazla üretimin öncelikle takas, daha sonra değerli madenlerin alışverişte kullanımı ile; satışı sonucunda uzak mesafelere taşınmasına ve yerleşimler arası ticaretin başlamasına neden olmuştur.

Ortaçağ’da gemiler ve kervanlarla ülkeler, hatta kıtalararası ticaret başlamış, sömürgecilik ile de ucuz hammadde üretimi ve hammaddelerin ucuz bir şekilde taşınması söz konusu olmuştur. Böylece tüccar ülkeler zenginleşmiş, yeni kıtaların bulunması ile deniz yolları önem kazanmış, kara yolları iyileştirilmiş, büyük limanlar ve geniş depolar inşa edilmiştir. Avrupa’nın Atlas Okyanusu kıyısında olan ülkelerin zenginlikleri bu çağdan kalmaktadır.

Buhar ve motor gücünün deniz, kara ve demiryolu taşımacılığında kullanılması ile ticareti yapılan ürünlerde çeşitlenmeler başlamış, taşınan ve depolanan ürün miktarı artmıştır. Taşımanın, stoklamanın ve dağıtımın optimizasyonu ve kontrolünün önem kazanması, daha hızlı taşıma, gerektiği kadar depolama, ihtiyaç anında hazır bulundurma, raf ömrünü muhafaza etme ve geri dönüşlerin sağlanması olarak bilinen lojistik yönetiminin temel esasları 2. Dünya Savaşı sırasında ortaya çıkmıştır.

Savaşın galibi olan ABD’de savaş sonrasında da lojistik hizmetler kontrol edilmeye başlanmış; lojistik yönetiminin endüstride uygulanması da ilk olarak ABD’de ortaya çıkmıştır. 2. Dünya Savaşı sonrasında tüm dünyayı pazar haline getiren ABD’de artan üretimle birlikte malın tüketiciye ulaştırılması sorunu gündeme gelmiş; bunun sonucunda lojistik ve dağıtım üzerine çalışmalar yapılmış; taşıma önem kazanmış ve hammadde girişi artmıştır. Daha büyük gemiler, daha büyük uçaklar, daha uzun trenler ve daha güçlü motorlar yapılmış, taşıma maliyetleri ucuzlatılmış, üretim maliyetleri düşürülmüş ve böylece küresel rekabette maliyet avantajı sağlanmıştır.

Savaşı kazanan ülkelerin dünya ticaretini serbestleştirme kararlarının uygulamaya konulması ile GATT (General Agreement on Tariffs and Trade) ve WTO’nun (Dünya Ticaret Örgütü) çalışmalarıyla küresel ticaret başlamıştır. Dolayısıyla 20. yüzyılın son yarısında lojistik hizmet veren ve kontrolünü yapan kuruluşlar öncelikle ABD’de ortaya çıkmıştır. Modern lojistik anlayışının temelleri ise, 1970’li yıllarda şirketlerin lojistik yönetimini ele alarak, faaliyetleri daha az maliyetle ve daha iyi gerçekleştirme çalışmalarını başlatmalarıyla atılmıştır. Tedarik ve dağıtım faaliyetleri artık bir arada ele alınan faaliyetler olarak önem kazanmış olmakla birlikte; 1970’in ortalarına kadar müşteriye yönelik organizasyon yapısı oluşturulamamış; fonksiyonlar arası koordinasyon da olması gereken düzeyde gerçekleştirilememiştir.

1980’lerde akademisyenlerin de lojistiğe olan ilgilerinin artması; bu alanda yaşanan gelişmelere hız kazandırmıştır. Teorik çalışmaların pratiğe de yansımasıyla daha etkin yöntemler oluşturulmuştur. 1980–2000 yılları arası dönem, (1) madde ve malzeme yönetimi ile (2) fiziksel dağıtımın birlikte ele alındığı birleşme dönemi olarak tanımlanmaktadır.

1980’lerde tam zamanında üretim (JIT) anlayışının etkisiyle artan dış kaynak kullanımı ve buna bağlı olarak tedarik yönetimi ile toplam kalite yönetimi anlayışı sonucunda entegre lojistik faaliyetlerin önemi artmıştır.

1990’lı yıllarda küreselleşmenin etkisiyle artan ithalat ve ihracat faaliyetleri; ulaştırmayı maliyet ve zamanında pazarda yer alma açısından ön plana getirmiş; çeşitli ulaşım sistemlerinin entegrasyonu gündeme gelmiştir. Tek seçenekli taşıma sisteminden çok seçenekli taşıma sistemine geçilirken; şirketlerin ulaşım sistemlerini kontrolü zorlaşmıştır. Bunun sonucunda işletme faaliyetleri hızlanırken; maliyetler artmış; artan maliyeti düşürmek için “ulaştırma” stratejik açıdan önem kazanmıştır. Ulaştırma operasyonlarının yerine getirilmesini sağlayacak bütün kademeleri içinde barındıran “lojistik yönetimi” kavramı da bunun sonucunda ortaya çıkmıştır.

2000 yılından günümüze kadar olan dönem, toplam bütünleşme süreci olarak adlandırılmaktadır. Bu dönemde, bütün lojistik faaliyetlerin tek bir hizmet olarak verilmesi anlamını taşıyan ve ‘’Entegre Lojistik’’ olarak ifade edilen yeni bir kavram ortaya çıkmış, dolayısıyla artık bir sektör olarak anılan lojistiğe son şeklini almıştır.

Lojistik hizmetler yönetimi, bugün bir bilim dalı haline gelerek 21. yüzyılın mesleği olma unvanını kazanmıştır. Son yüzyılın ikinci yarısında gelişen bilişim teknolojilerinin kullanılması ile birlikte; stoklama maliyetleri düşürülmüş, nakliye hizmetlerinde optimizasyon sağlanmış, tüm lojistik hizmetler iletişim teknikleri ile birbirine bağlanmış, önceden planlama ile modelleme çalışmaları gerçekleştirilmiştir.

Bugün Türkiye’de internet üzerinden toptan ticaretin, B2B’nin (Business to Business) temelleri atılmakta olup; üreticiden son tüketiciye kadar internet ticaretinin, yani B2C’nin (Business to Consumer) lojistiği üzerinde tartışmalar başlamıştır. Artan e-ticaret lojistiğin hızlanmasına, şeffaflaşmasına yol açmış ve süreç yönetimi değer kazanmıştır.

Atilla Yıldıztekin

Tedarik Zinciri ve Lojistik Yönetim Danışmanı

atilla@yildiztekin.com

Makale Organizasyonunu Yapan:

Ayşe KARAKAYA

Lojistikcilerinsesi.biz

Sponsor