Ceynak İle Başlayan 50 Yıllık Maraton Koşusu Devam Edecek.

10170

Cey Group Yönetim Kurulu Başkanı Ali Avcı, 2019’da ellinci yılını kutlamaya hazırlanan Ceynak ile başlayan yolculuklarını, “Biz, elli yıldır maraton koşucusuyuz. Kendimizi yormuyor, çok süratli gitmiyoruz ama arkada da kalmıyoruz. Sürekli bir tempoda, istikrarlı bir şekilde koşumuza devam ediyoruz” diyerek özetliyor.

Ceyhan’da doğup gelişen ve Cey Group’un lokomotif şirketi haline gelen Ceynak, yarım yüzyıla dayanan tarihi ile lojistikten liman işletmeciliğine, kent hizmetlerinden lisanslı depoculuğa kadar ulaşan geniş bir yelpazede hizmet vererek büyümesine devam ediyor. Güçlü finansal yapıları, tecrübeli kadrosu ve hizmet verdikleri alanlardan dolayı 2018’de yaşanan ekonomik dalgalanmalardan çok etkilenmediklerini ve yatırım hedeflerine ulaştıklarına değinen Cey Group Yönetim Kurulu Başkanı Ali Avcı, ticaretteki daralmadan bahsederken, “Lojistik olmadan ticaret olmaz, ticaret olmadan da lojistik olmaz. İkisi birbirine çok bağlı” diyerek, 2019’un daha sıkı bir politikayla geçeceğinin ve gereken tedbirleri alacaklarının altını çiziyor. Ali Avcı ile Ceynak’ın kuruluş öyküsünü, projelerini, yatırımlarını ve hedeflerini konuştuk.

Ceynak’ın dünden bugüne kuruluş ve gelişim sürecini sizden dinleyelim…

Ceynak, Ceyhan Nakliyat’ın kısaltılmış hali… Ceynak, 1969 yılında Ceyhan’da kurulmuş olan bir şirket. Bildiğiniz üzere Ceyhan bir ovanın ortasında tarım ürünlerinin ağırlıkta olduğu bölgede yer alan bereketli bir bölge. Ceyhan, coğrafi yapısı uyarınca hem İskenderun hem Mersin limanlarının ortasında yer alıyor. Doğu Akdeniz, barındırdığı limanlarla ihracatın ve dolayısıyla da ticaretin merkezi olan bir konumda yer alıyordu. Kuruluşumuzdan itibaren bu bölgenin ihtiyaçlarını doğru bir şekilde analiz ederek faaliyetlerimizi gerçekleştirdik. Yatırım planlarımız ve büyüme stratejimiz gereği 80’li yıllarda Ceyhan’dan sonra Mersin’de ilk şubemizi açarak bu bölgede çalışmaya başladık. İthalatın, ihracatın ve antrepoculuğun yoğun olduğu Mersin’de uzun yıllar faaliyetlerimize devam ettik. Şirket merkezimizi 1989’da İstanbul’a taşıdık. Geçirdiğimiz elli yılın sonunda Ceynak yüz milyon doları aşan işlem hacmi ve bini aşkın personeli ile lojistik sektörüne yön veren önemli bir yapı haline gelmiş durumda.

İşi babanızdan mı devraldınız?

İşi babamdan devralmadım, 14 yaşında çırak olarak girdiğim Ceynak’ta orta öğrenim yıllarımda da çalışmaya devam ettim. Üniversiteye devam ederken de şirketin ortağı oldum. Yani şirketin kuruluş gününden beri vardım. Seksenli yılların başında ortağımla ayrıldık, sonrasında yoluma yalnız devam ettim. Bu süreçte şubeleşmemize ve Türkiye genelinde yatırımlarımıza da 1986’dan sonra başladık.

Ceynak’ın yatırımlarından ve faaliyetlerinden bahseder misiniz?

1980’li yıllardan itibaren dünyada olduğu gibi Türkiye’de de iş yapış tarzı değişmeye başladı. İş ortaklarımız hizmetleri bir bütün olarak talep etmeye başlayınca kendimizi yeniden konumlandırdık. Müşterilerin ihtiyaçları ve taleplerini gözden geçirerek kendimizi uyarladık. Bu vizyon doğrultusunda yatırım taleplerini de karşılamaya başladık. Bu tarihten itibaren de bütün yatırımlarımızı bu çerçevede ilerletiyoruz. 1980’li yıllardan itibaren dışa açılma, finansal serbestleşme, piyasaların küreselleşmesi ve arz talep dengesindeki dalgalanmalar nedeniyle ithalat furyasının başladığını gözlemliyoruz. Takdir edeceğiniz gibi uluslararası deniz taşımacılığında gemi ne kadar büyük tonajlı olursa navlun maliyeti de o kadar aşağı düşer. Yani işin ölçeği büyüdükçe maliyetler de aşağı iner. Ancak bu durumda ortaya şu kilit soru çıkıyordu; “büyük gemilerle gelen yüksek tonajlı ürünleri ne yapacağız?” Ya gemiden tahliye ederek doğrudan fabrikalara sevk edeceksiniz ya da talep ortaya çıkana kadar depolarda muhafaza edeceksiniz. Ceynak olarak tam bu noktada Türkiye’de depo ihtiyacı olan bölgeleri analiz ederek depo yatırımlarımıza başladık. Bu noktada yatırımlarımıza karar verirken iş ortaklarımızın istek, ihtiyaç ve taleplerini de göz önüne aldık.

Bugün geldiğimiz noktada Cey Group işlettiği üç liman, altı buçuk milyon tonluk proje taşıma operasyonu, bir milyon altı yüz bin ton anlık depolama kapasitesi ve dış ticaretin yoğunlaştığı tüm noktalarda kurulu lojistik terminalleri ile sektöre ve ülkemize katma değer üretmeye devam ediyor. Cey Group olarak gerçekleştireceğimiz tüm yatırımlarda iş ortaklarımıza daha rahat planlama yapma imkânı yaratmayı amaçlıyoruz. Bu aşamada ise gerekli tüm analizleri yaptıktan sonra yatırımları realize ediyoruz. Tabii bunların hepsinin pahalı yatırımlar olduğunu da gözden kaçırmamamız gerekiyor. Bu noktada ise grubumuzun nitelikli insan kaynağının hakkını teslim etmemiz gerekiyor. İçinde sektörümüzün kaliteli teknik personellerini barındıran çok iyi bir yatırım departmanımız bulunuyor. Yatırımlarımız için gerekli olan araştırmalar, fizibilite çalışmaları ve satın alma işlemleri gerçekleştiriliyor. Ardından finans departmanımız işin mali ve muhasebesel tarafını ayarlıyor. Yatırımlarımız tamamlandıktan sonra ise pazarlama departmanımız devreye girerek iş ortaklarımızın istek ve ihtiyaçlarına uygun çözümler sunuyor. Yani sonuçta topyekûn bir konsensüs ile sistemi devam ettiriyoruz.

Şu anda Türkiye’de lojistik sektörünün içinde bulunduğu durumu ve Ceynak’ın lojistik sektörü içindeki konumunu nasıl değerlendirirsiniz?

Kuruluşumuzdan bu yana geçen elli yıllık sürece baktığımızda, geçmişte piyasada bulunan birçok firmanın artık sektörde olmadığını görüyoruz. Bu noktada temel varsayım ikinci kuşaktan üçüncü kuşağa devirlerde ortaya çıkan problemlerin sorunlara yol açtığı yönünde ancak ben bu görüşe katılmıyorum. Buradaki esas problem şu; kimse kendi alanında büyümek istemiyor. Spesifik olarak bir konuda büyümek yerine “ben her şeyi yaparım” diyen bir şirketin bir adım sonrasında karmaşa içinde kaybolduğunu gözlemliyoruz.

Ceynak olarak sektörümüze baktığımız zaman işlerimize taşımacılık ile başladığımızı görebilirsiniz. Ancak bugün geldiğimiz noktada taşımacılığın işimizin odak noktası olarak gözükmediğini söyleyebiliriz. Biz, liman işletmeciliği, antrepo işletmeciliği, lisanslı depo işletmeciliği başta olmak üzere tedarik zinciri fonksiyonlarının tamamında faaliyet gösteriyoruz. Birkaç aracı olan nakliye firmasının da ufak bir deposu olan depocunun da kendisini lojistikçi olarak nitelemesinin yanlış olduğunu düşünüyorum. Çünkü hizmet alanlarının tamamında faaliyet göstermiyorsanız lojistiğin sadece küçük bir parçasını yapıyorsunuz demektir. Geçmişten bugüne yok olan firmaların çoğu da günün şartlarına ayak uyduramadılar, kendilerini yenileyemediler ve bu sebeple de geri kaldılar. Bu noktada ise yabancı sermayeli firmaların Türkiye’de faaliyetlerine başladığını gözlemliyoruz. Ancak Türkiye, sektörel dinamikleri gereği faaliyet gösterilmesi kolay bir pazar değil. Bu sebeple yabancı firmaların Türkiye’de iş yapma zorluğu çektiğini de rahatlıkla söyleyebiliriz.

Siz hangi alanlara ağırlık verdiniz? Lisanslı depoculuktan ne anlıyoruz?

Biz tedarik zinciri içerisinde spesifik alanlara yöneldik. Tüm alanlarda hizmet göstersek de kendimizi özellikle tarım ürünleri lojistiği alanına odakladık ve yatırımlarımızın büyük kısmında da önceliği tarım lojistiğine verdik. Lisanslı depoculuk, kamu özel sektör ortaklığıyla çalışan ve Türkiye’de yeni yeni gelişen bir kavram. Tarım lojistiği vizyonumuz doğrultusunda Ceynak olarak hemen bu projenin içerisinde yerimizi aldık. Adana Ceyhan’da yer alan 200 bin ton depolama kapasitesine sahip Türkiye’nin tek noktada en büyük lisanslı depolama terminalini tamamladık. Tekirdağ Mahramlı’da da bu yıl içerisinde yapımına başlayacağımız lisanslı depo terminalimiz ile Trakya bölgesinin ihtiyaçlarını karşılayacağız.

Lisanslı depo terminallerimiz dışında limanlarda ve limanlara yakın noktalarda tarım ürünleri depolayacak tahıl silolarımız ve tahıl depolarımız bulunuyor. Gelişmekte olan diğer ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de ekonomik dalgalanmalar gözlemleniyor ve birçok sektör bundan etkileniyor. Ancak gıda sektörü yapısı gereği diğer sektörlere kıyasladığımızda daha az etkileniyor. İş ortaklarımız bize iş verdiği sürece biz de dalgalanmalardan ve krizlerden az etkileniyoruz. Sürece kısa vadeli olarak bakmayarak kriz dönemlerinde yatırım yaparak büyümeye devam ediyoruz. Biz, elli yıldır maraton koşucusuyuz. Kendimizi yormuyor, çok süratli gitmiyoruz ama arkada da kalmıyoruz. Sürekli bir tempoda, istikrarlı bir şekilde koşumuza devam ediyoruz. Bu süreklilik ve sürdürülebilirlik de bizi gideceğimiz noktaya, menzile ve hedefe ulaştırıyor.

Tarım konusunda çalışmanızın bu uzun vadeli hesaplar içindeki yeri nedir? Krizden az etkilenen sektör tarım dediniz ya… Bunu mu hesaplayarak o tarafa yöneldiniz?

Daha önce de belirttiğim gibi doğduğumuz coğrafyanın büyük etkisi var. Çukurova’nın bereketli tarım alanlarından çıkan emtialarının taşımacılığı ile başladığımız serüvenimizde gerçekleştirdiğimiz yatırımlarımızla tedarik zincirinin tüm fonksiyonlarında faaliyet gösteriyoruz. Bu aşamada lojistik sektöründe yüzde yüz müşteri memnuniyeti odaklı yaklaşımımızın etkisiyle yerli ve yabancı iş ortaklarımıza hizmet sunmaya devam ediyoruz. Örneğin yabancı bir firma Türkiye pazarına gireceği zaman ilk olarak ofisini kuruyor ve ardından şu soruya yanıt arıyor; “gerçekleştireceğim işim için kime güvenebilirim?” Ceynak olarak biz de tam bu noktada devreye giriyoruz. Bu noktada geminin limana yanaşmasından itibaren ambalajlanarak nihai müşteriye teslim edilmesine kadar tüm hizmetleri profesyonel ekibimizle gerçekleştiriyoruz. Sadece lojistik hizmetler sunmakla da kalmıyoruz. Uzun yıllardır sektörün içinde olduğumuz için özellikle Avrupa ve Amerika pazarlarında bilinirliğimiz ve güvenilirliğimiz çok yüksek. Bu ülkelerde yer alan firmalar, finans kuruluşları ve bankalar da kendi portföylerini bize yönlendiriyorlar. Çünkü bizim, gerçekleştirdiğimiz yatırımlarımız ile ciddi bir altyapımız var. Türkiye’de tarım ürünleri açısından en fazla depolama kapasitesi Toprak Mahsulleri Ofisi’nde. 107 yıllık geçmişi olan TMO’nun beş milyon tonluk depolama kapasitesi bulunuyor. TMO’nun ardından ise bir milyon altı yüz bin tonluk depolama kapasitemiz ile biz geliyoruz. Bu bizim için çok önemli bir veri. Ayrıca biz sadece malı muhafaza etmiyoruz. Aynı zamanda emtianın lojistiğini de gerçekleştiriyoruz. Böyle olunca da müşterimize sadece ürünün pazarlaması kalıyor. Yani verdiğimiz hizmetle ticareti de kolaylaştırıyoruz.

2018 hedeflerinizi yakaladınız mı? 2019’dan beklentileriniz neler? Sizi nasıl bir yıl bekliyor?

Bu soruya doğru yanıt verebilmek için 2016’ya bakmak gerekiyor. Ülkemiz 2016 yılında kötü bir süreç geçirdi ve bazı sektörlerde ister istemez daralmalar oldu. Biz bu duruma karşı tedbirlerimizi alarak 2017 yılına başladık ve güzel bir yıl geçirdik. Ancak 2018 yılında artan döviz kurları, ticaretteki dalgalanmalar, hammadde fiyatlarındaki artış ve elimizde olmayan dış etkenli ticaretteki daralmalar tüm sektörleri olumsuz etkiledi. Yılın ikinci çeyreğinden sonra başlayan daralma ticaretin temel ayaklarından biri olarak lojistik sektörünü de etkiliyor.

Cey Group olarak ise yatırım hedeflerimizi tutturduğumuzu söyleyebilirim. Biz hizmetlerimizi, TL, Dolar ve Euro bazında konvertible paralarla yaptığımız için yatırımımız ile gelirimizi projenin başından itibaren planlıyoruz. Yani gelirimiz TL ise yatırımdaki finansman maliyeti borçlanmasını da TL cinsinden yapıyoruz. Nakit akışını çok iyi sağladığımız için biz 2018’de etkilenmedik ama 2019 daha sıkı bir politikayla geçecektir. 2019’da kamu harcamaları ve kamu yatırımları tarafında doğru bir tasarruf politikası ile sıkı bir ekonomik politika uygulanacağını öngörüyoruz. Bu aşamada şirketlerin de tasarruf ekonomilerini yaratmaları gerekiyor.

Daha önce de belirttiğim gibi bu gibi dönemlerde acil ihtiyacınızın olmadığı durumlarda yeni bir yatırım veya satın alma yapamıyorsunuz. Bu nedenle firmaların 2019 yılında tasarruf tedbirlerine yönelik ekonomi politikalarını dikkate alarak dar bir çerçevede yatırım yapmalarının ve mevcutlarını korumalarının doğru olduğunu düşünüyorum.

Endüstri 4.0’a geçişte Lojistik 4.0 olarak firmanızda yatırımlar yapıyor musunuz?

Tabii ki yatırımları yapıyoruz ancak Endüstri 4.0’ın neresindeyiz, bu tartışılır tabii… Almanya’dan ortaya çıkan Endüstri 4.0’a geçiş ve bir adım sonrasında yapay zeka programları ile bazı firmaların veya sistemlerin bu işe yönelmesi gerekli. Çünkü çok acımasız rekabetin olduğu bir dünyada yaşıyoruz ve herkes kendi maliyetlerini düşürecek tedbirler alıyor. Bu yıl Nobel iktisat ödülü alan Paul Romer ve William Nordhaus üç kavram daha koydu. İktisat teorisinde emek, sermaye ve doğal kaynaklar var. Yeni düzende ise Ar-Ge, inovasyon ve beceri alanındaki eğitim faaliyetleri var. Artık kendinizi bu üç kavramla büyütebiliyorsunuz, ne kadar benimserseniz rekabet gücünüz de o ölçüde artıyor.

Gelelim Lojistik 4.0’a… Ülkeler geliştikçe şirketler de rekabet güçlerini artırabilmek için dijital sektörden ve yatırımlardan nasibini almaya çalışıyor. Biz de Cey Group olarak gelişmeleri yakından takip ediyor ve yatırımlarımızı gerçekleştiriyoruz. Dokümantasyon yönetiminden, cep telefonunuzdan satış işlemleri yapmaya veya bir siparişi online olarak almaya ve talebi oradan görüp yönetmeye yarayan birçok entegre çözümümüz ile faaliyet gösteriyoruz.

Logitrans fuarıyla ilgili birkaç soru soralım. Siz de yıllardır katılıyorsunuz. Fuarın sektöre katkıları hakkında neler söylersiniz?

Logitrans başladığı günden itibaren hem sektöre hem de organizasyon komitesine destek olmak adına fuarda yerimizi alıyoruz. Fuar alanında en büyük stantlardan birinde sektör bileşenleri, paydaşlar ve iş ortaklarımız ile bir araya geliyoruz. Bu sene gerçekleşen fuara dokuzuncu kez katılım sağladık. Logitrans’ın uluslararası bir statüye sahip olmasından dolayı çok değerli bir organizasyon olduğunu da ifade etmek istiyorum. Tedarik zinciri ile alakalı tüm paydaşların yer alması da fuarın değerini arttırıyor. Umuyorum ki daha önceki senelerde olduğu gibi 2019’da da diyalogların artmasına vesile olacaktır. Fuar kapsamında bu sene dokuzuncusu düzenlenen Atlas Lojistik Ödülleri’nde dört dalda ödül sahibi olmanın mutluluğunu da yaşadık. Ceynak’ın Yurtiçi Lojistik İşletmeleri Birincisi ve Yılın En Beğenilen Lojistik Şirketi olduğu Lojistik Ödülleri’nde Samsunport Liman Müdürü Oğuz Tümiş Yılın Lojistik Yöneticisi (Denizyolu) ve Ceynak Samsun Bölge Müdürü Ali Seven ile Yılın Depo Yöneticisi dalında ödülün sahibi olduk.

2019 yılında 50. yılınızı kutluyorsunuz. Sonraki 50 yıl için yeni projeler, düşünceler var mı? Bu konuda neler söylersiniz?

Ceynak olarak elli yılı geride bıraktık. Geri dönüp baktığımızda gurur duyacağımız bir yapı ortaya çıkardığımızı düşünüyorum. Ancak hedeflerimize ulaşmamız için bir elli yıla daha ihtiyacım olduğunu söyleyebilirim. Geçen sürede şirketimizi kurumsallaşarak yönetme kabiliyetimizi arttırdık. Son dönemde yaptığımız işlerde bu durumun yansımasını görebilirsiniz. Örneğin liman işletmeciliği yaptığımız alanlar aynı zamanda deniz hudut kapısı. Antrepolar gümrük denetiminde olan depolama alanları. Türkiye’nin en önemli serbest bölgelerinin işletmeciliğini yapıyoruz. Aynı zamanda Türkiye’nin en büyük serbest bölgesi olan MESBAŞ’ın büyük hissedarıyız ve ben Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini yürütüyorum. Faaliyet gösterdiğimiz tüm alanlarda hizmetlerimizin tamamı kayıt içerisinde ve sistematik olarak kamu denetimine açıktır.

Geçmiş yıllarda olduğu gibi bizim amacımız yeni lojistik terminaller kurmak, kurulu tesisleri satın alarak büyümek ve özelleşmeye çıkan yerleri alarak yatırım yapmak, işler hale getirmek ve iyi bir işletme mantığıyla yönetmek. Bildiğiniz gibi Samsun Limanı devletin limanıdır. Biz zarar eden bu yapıyı 2008 yılında 125 milyon dolar karşılığında devraldık ve üstüne 50 milyon doları aşan yatırım yaptık. Bizden önce zarar eden yapıyı hizmet kalitesini arttırarak yeniledik ve para kazanmaya çalışıyoruz. İlerleyen dönemde de aynı strateji ile devam edeceğiz.

Hangi alanda büyümeyi sürdürmek istiyorsunuz?

Biz liman işletmeciliği alanında büyümek istiyoruz. Bu stratejimiz doğrultusunda gerekli tüm analizlerimizi tamamlayarak bölge bazlı hareket ediyoruz. Daha önce Karadeniz’deydik, şimdi Tekirdağ Limanı’na geldik. Ayrıca Mersin Serbest Bölge limanını da işletiyoruz. Tüm bu alanlarda kamudan uzun vadeli işletme haklarını alarak yatırım yapıyor, işletiyor, makine ve ekipmanları genişletiyor ve hizmet veriyoruz.

Liman işletmeciliği dışında lisanslı depoculuk alanında da büyümeye devam edeceğiz. Lisanslı depo terminallerimiz ile sadece depolama değil emtiaların lojistik işlemlerinin tamamını gerçekleştireceğiz. Aynı zamanda depolarda bulunan ürünlere düzenlenecek elektronik ürün senetleri ile çiftçilerimiz mallarını başkasına devredebiliyor veya karşılığında kredi alabiliyor. Lisanslı depoculuk ile çiftçimizin ürettiği malın değerini arttırarak ülkemiz tarımının gelişmesine katkıda bulunacağız.

Samsun Limanı’nda yeşil enerji yatırımı yaparak GES santrali kurdunuz. Diğer tesislerinize de aynı yatırımı yapmayı planlıyor musunuz?

Yaptığımız yatırımlar sadece operasyonel konuları kapsamıyor. Dolaylı operasyonel maliyetleri belirli süre içinde azaltmaya destek olacak ve genel çevresel sorunların çözülmesine de katkı sağlayacak yatırımlara da önem veriyoruz. Samsun Limanı’nda yaptığımız çevresel yatırımlara Yeşil Dönüşüm Projesi ismini verdik. Bu proje kapsamında öncelikle liman sahasında kullandığımız makine, ekipman ve vinçlerimizin elektrik dönüşümünü tamamladık. Bu sayede karbon emisyonunu ciddi oranda azaltarak çevreye duyarlı ekipmanlarımız ile işletme maliyetlerimizi de azalttık. İkinci aşama olarak liman sahasındaki tüm ışıklandırma sistemlerinin LED dönüşümlerini tamamlayarak çevreci bir aydınlatma sistemine geçiş yaptık. Son aşamada ise on dört bin metrekarelik çatı modülüne kurduğumuz GES ile yılda 2 milyon 750 bin kW’lık enerji üretimi hedefl iyoruz. 2018’in ilk dokuz ayına ilişkin verilere baktığımızda tükettiğimiz elektriğin yüzde 56’sını kendimizin ürettiğini görüyoruz. Cey Group olarak sahip olduğumuz diğer limanlarda buna dönük hazırlıklarımızı tamamlarken, lojistik terminallerimizin çatılarında güneş enerji santralleri kurarak tüm lojistik süreçlerimizde çalışmalarımızı yenilenebilir enerji kullanımına dönük teknolojilere yönelik planlıyoruz.

Başka neler yapıyorsunuz? STK’larda aktif görev alıyorsunuz bildiğimiz kadarıyla…

TÜSİAD üyesiyim, TÜRKONFED başkan yardımcısıyım, Ayrıca Sektörel Dernekler Federasyonu (SEDEFED) başkanıyım. Ceyhan’da bir toplum merkezi yaptık. Çok amaçlı salonu, bahçesi var ve güzel geniş bir alanı var. Cey Group’un “Üniversite-Sektör İşbirliği Projesi” kapsamında değişik kurum ve kuruluşların düzenlediği etkinliklere aktif katılımcı ve konuşmacı olarak katılıyor, edindiğimiz tecrübeleri geleceğin lojistikçileri ile paylaşıyorum.

Sponsor